Akreditif üzerine yazmış olduğum ilk yazılardan birisi teyitli akreditif başlığını taşımakta idi.
Söz konusu yazımda teyitli akreditifin tanımını yapmış, UCP 600’e göre teyit bankasının sorumluluklarını incelemiş ve swift mesajında teyit ile ilgili yer alan bilgilerin açıklamasını yapmıştım.
Teyitli akreditif ihracatçı firmayı koruyan bir mekanizma olup, kısaca amir bankanın vermiş olduğu ödeme yükümlülüğüne ilave geri dönülemez ödeme yükümlülüğünün (irrevocable payment guarantee) ikinci bir banka tarafından daha üstlenilmesi olarak tanımlanabilmektedir.
Teyit bankaları genellikle akreditif lehtarı ile aynı ülkede yer almaktadır.
Bazı durumlarda ise ABD, Almanya, Fransa veya İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde yer alan bankaların özellikle Afrika’dan açılan akreditiflere teyit verdikleri görülmektedir.
Peki, teyitli akreditifin avantajları nelerdir? İhracatçı firmalar neden ekstra maliyet altına girip, akreditiflerine teyit ilave ettirmektedirler?
Teyitli akreditifin en büyük avantajı amir bankaya olan güvensizliğin teyit mekanizması ile ortadan kaldırılmasıdır
Örneğin, Etiyopya’daki her hangi bir bankadan Türkiye’deki bir ihracatçı lehine açılan akreditifi ele alalım. İhracatçı firma büyük ihtimalle Etiyopya’daki bankaların mali yapısını bilemeyecektir. Yapacağı ihracat karşısında hem Etiyopya ülke riskini, hem de Etiyopya’daki bankanın ödeme riskini taşımak zorunda kalacaktır.
Oysa, aynı akreditif Almanya’daki Commerzbank tarafından teyit edildiğinde, ihracatçı için hem Etiyopya ülke riski hem de Etiyopya’daki bankanın ödeme riski ortadan kalkmaktadır.
İhracatçı sanki Almanya’daki Commerzbank tarafından açılmış bir akreditif altında ihracat yapıyormuş gibi akreditif işlemini gerçekleştirebilecektir.
Eğer teyit Türkiye’deki bir banka tarafından verilmiş ise bu durumda uygun evrak ibrazı karşısında ödeme Türkiye’deki teyit bankasından geleceği için ülke riski tamamen oradan kalkmaktadır.
Teyitli akreditif ile ihracatçılar çoğu zaman akreditif kurallarına daha bağlı bankalar ile çalışma fırsatı yakalarlar
Akreditif kurallarının pek çok gri noktası olduğu su götürmez bir gerçektir. Söz konusu gri noktalar ihracatçılar açısından rezerv riski oluşturabilmektedir.
Gelişmiş ülkelerde bulunan teyit bankaları, bünyelerinde akreditif konusunda Dünya çapında bilgili ve tecrübeli profesyoneller barındırdıkları için akreditif kurallarına daha aşina olmaktadırlar.
Bu da ihracatçıların haksız rezerv ile karşılaşma riskini azaltmaktadır.
Hukuki süreç durumunda teyit bankasının muhatap alınması
Hiç kimse dış ticarete konu olan bir işlemi dostane yollarla çözmek varken, zaman ve para kaybına davetiye çıkartacak hukuki boyuta taşımak istemeyecektir.
Fakat hukuki boyut kaçınılmaz olduğunda, ihracatçıların tercihi, mahkemelerin nasıl karar vereceği belli olmayan bir ülke yerine gelişmiş bir ülkede yer alan teyit bankasını mahkemeye vermekten yana olacaktır.
Siz olsanız hukukun nasıl işlediği tam anlaşılmayan bir Afrika ülkesinin küçük bir bankasını mı; yoksa İngiltere’deki teyit bankasını mı alacağınızı tahsil etmek için mahkemeye vermeyi tercih edersiniz.
Eğer teyit bankası Türkiye’de ise bu durum ihracatçı açısından çok daha avantajlı olmaktadır. Çünkü olası hukuki anlaşmazlıklar Türkiye mahkemeleri tarafından çözümlenecektir.
Evrak kontrolü
Teyit bankası akreditif kuralları gereğince kendisine yapılan ibrazı 5 işgünü içerisinde karara bağlamakla yükümlüdür.
Eğer, teyit bankası ile ihracatçı aynı ülkede yer alıyorsa, yani Türkiye’de yerleşik bir banka teyit vermişse, evrakların henüz Türkiye içinde iken son kontrolleri yapılmış olmaktadır.
Yalnız bu noktada hatırlatmakta fayda vardır ki teyit bankası yalnızca uygun evrak ibrazı koşulu ile ödeme yapmaktadır.
Teyit bankası belgelerde rezerv bulursa ve söz konusu rezerv veya rezervler zamanında düzeltilemezse bu durumda teyit düşmekte, akreditif teyitsiz olarak devam etmektedir.
ÖZGÜR EKER (CDCS)
Akreditif Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri